26 Aralık 2015 Cumartesi

ORANTI

Yunan filozofu Pythagoras, uzunlukları 3'e 2 oranına sahip iki sıkı telin birlikte çekildiğinde beşinci diye adlandırılan tonu üreteceğini gösterdi.
Dahası, eskiler insan biçiminin tanrıların biçimine dayandığına inandıkları için, evrensel ve tanrısal geometrik ve orantılı ilişkilerin insan bedeninin orantılarında da gözlemlenebileceğine de inanıyorlardı. 
Vitruvius, göbeği merkez alarak, insan bedeninin uzantılarının, geometrik şekillerin en temeli ve ideali olan bir kare ve bir dairenin kenarlarında yer alışını betimler. 
Yunanlılar tarafından uygulanan diğer bir orantısal sistem x'in 2x+1'e oranına sahipti, bundan dolayı Yunan tapınakları normalde dar cephelerde altı, uzun yan kenarlarda onüç sütun ya da daha az olarak on yediye sekiz sütuna sahipti. 
Belki Yunan mimarlığı ve tasarımıyla ve bir bütün olarak klasik mimarlıkta en çok ilişkilendirilen orantı sistemi, Altın Kesit ya da Altın Oran denilen sistemdir. 
Yunanlılar bu iki teorem üzerinde geometrik olarak, şu iki yoldan biriyle, sahada ipler ve çivilerle ya da parşomen üzerinde çizim aletleriyle çalıştılar. Problem bir A-B doğrusunu iki parçaya bölmektir; öylesi kısa parçanın uzun parçaya oranı uzun parçanın tüm doğruya oranına eşit olsun. 
... Hatta daha basit olarak, bir Altın Kesit dikdörtgeni verili bir kareden türetilebilir. Önce , kare ikiye bölünür, öyle ki her yarı iki birime bir birim ölçüsündedir. Sonra bu dikdörtgenlerin birinin diyagoneli orijinal karenin kenarı boyunca aşağı doğru döndürülür. Döndürülen diyagonelin ucundan istenilen Altın Kesit dikdörtgeni elde edilir. Bitmiş dikdörtgenin oranları 3.236'a ya da 1.618'e 1 olan 2'dir. 
Bir Altın Kesit dikdörtgeninde, bir uçtaki kare işaretlenir ve kalan dikdörtgenin ucunda daha küçük bir kare çizilir ve bu artık daha fazla kare çizilemeyene kadar devam eder. Eğer sonra bu içiçe dikdörtgenlerin köşeleri eğri bir çizgiyle birleştirilirse, sedefli bir deniz helezonunda ya da gündöndüdeki çekirdeklerin örüntülerinde bulunana çok benzeyen logaritmik bir spiral ya da volüt elde edilir. Yunanlıların iyon düzeninin başlığının volütünde kullandıkları böylesi bir eğriydi. 
ÖLÇEK : Mimarlık görsel sanatların en büyüğü ve en kapsamlısıdır. Kullanıcı tarafından karşılaşılan güçlüklerden biri yapının boyutunu belirlemektir. Bir yapının boyutunu belirlerken karşılaştırma ölçümüz kendi boyutumuzdur. Ortalama insan boyutuna göre bir yapının büyüklüğüne onun ölçeği denir. 
Çoğu durumda yapıda büyüklüğüne ilişkin birçok ipucu- pencereler, kapılar , basamaklar bulunur ama bütün bunlarda ölçek duygumuzu çarpıtacak şekilde genişletilebilir. Böyle bir durum, Michelangelonun yönetiminde yapılmış olan Saint Peterin dışında görülür, burada pencereler ve taş pilastrlar umulandan iki ya da üç kat daha büyüktür. Yirminci yüzyıl ortasındaki uluslararası modernizmin süssüz, endüstriyel anlayıştan esinlenmiş mimarisininiçsel sorunlarından birinin mimari yapıların böylesi ipuçlarından yoksun oluşuydu. Mimarlar yüzyıllarca görsel ipuçları sağlamış olan detayları yok etmekten gururluydular. İkilem, Skidmore ,Owings tarafından yapılan Connecticut, New Haven Yale üniversitesi Beinecke Nasir Kitaplar Kütüphanesinde son derece güzel biçimde örneklenmiştir. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder